29 Nisan 2011 Cuma

Pandomim

Dört yaşında ticarete atıldım 
Erdem uğruna dört yaşımda sattım gamzelerimi 
Çok güldüm 
Hayat geldi başıma 
Atlas gibi hissettim yükünü dünyanın 
Kaldıramam dedim 
Tam on sekiz yıl geçmiş 

Susmayı erken öğrenmişim 
Tam ortasında 
Hayır tam başında 
Tokatla bölünmüş şevkim 
Lal olmuşum o gün 
Kahkahadan dolan gözümün yaşlarının 
Ojelerim gibi kana bulandığını 
Yazarım ancak 
Masanın altında tutarken yasımı 
Ellerimi birbirine sürterek ısınmayı 
Geceyi beklerken çıkmak için 
Sabretmeyi acıyla donarken zaman 
Yazarım 

Şefkati bir bebeği okşarken öğrenmişim 
Yendiğinde öfkeni bir baba 
Ciddiye aldığım evciliklerde bir anne olabilmeyi 
Gülücükle kapıda birini karşılamayı 
Sırf yazmak için hatta 
Erkenden sökmüşüm alfabeyi 

Ruhum hep dört yaşında kalmış 
Yatalak bir hasta gibi büyütmüşüm bedenimi 
Hayatıma aldıklarım hep hırsızmış 
Soymuşlar önce 
Çırılçıplak 
Bakışlarının her bir darbesi 
Bin tövbe olmuş günahlarına 
Anne olmuşum kimine 
Baba ötekine 
Eş dost 
Tanrıcaları olmuşum 
Ama en çok da tanrının fahişesi 


Bir matem gibi kutluyorum yaşlarımı 
Her yıl dört yaşıma giriyorum 
Çıkıp masanın altından 
Kimse kalmadığında 
Ve ne olursa olsun 
Sürüp kırmızı ojelerimi 
Ve bir kadeh şarap 
O gün tüm cümlelerimi kırmızı mürekkeple yazıyorum 
Kanatıyorum ne varsa 
Bir bulantı içinde 
İçimde evet 
Kaç hayalin tohumu saklı ruhumun bakireliğimde 
Kaç içime çek(e) mediğim nefes 

(Aralık 2009)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder